Sayfalarımız şu ana kadarFree Web Site Counterkez ziyaret edilmiştir.
Aradığınız sözcükleri giriniz

Varyasyon (Variation)

Varyasyon, genetik biliminde kullanılan bir terimdir ve "çeşitlenme" demektir. Bu genetik olay, bir canlı türünün içindeki bireylerin ya da grupların birbirlerinden farklı özelliklere sahip olmasına neden olur. Örneğin yeryüzündeki insanların hepsi temelde aynı genetik bilgiye sahiptirler, ama bu genetik bilginin izin verdiği varyasyon potansiyeli sayesinde kimisi çekik gözlüdür, kimisi kızıl saçlıdır, kimisinin burnu uzun, kimisinin boyu kısadır. Evrimciler ise, bir türün içindeki varyasyonları evrim teorisine delil olarak göstermeye çalışırlar. Oysa varyasyon evrime delil oluşturmaz, çünkü varyasyon, zaten var olan genetik bilginin farklı eşleşmelerinin ortaya çıkmasından ibarettir ve genetik bilgiye yeni bir özellik kazandırmaz.
Varyasyon her zaman genetik bilginin sınırları içinde olur. Genetik biliminde söz konusu sınıra "gen havuzu" denir. (bkz. Gen havuzu) Darwin ise, teorisini ortaya attığında varyasyonların bir sınırı olmadığını sanıyordu 268 ve ve Türlerin Kökeni adlı kitabında da çeşitli varyasyon örneklerini teorisinin en büyük delili olarak göstermişti. Örneğin Darwin'e göre; daha bol süt veren inek cinsleri yetiştirmek için farklı inek varyasyonlarını çiftleştiren hayvan yetiştiricileri, sonunda inekleri başka bir canlı türüne dönüştüreceklerdi. Darwin'in bu "sınırsız değişim" fikri, yaşadığı yüzyılın ilkel bilim anlayışından kaynaklanmaktaydı. 20. yüzyıl bilimi ise, canlılar üzerinde yapılan benzeri deneyler sonucunda "genetik değişmezlik" (genetik homoestatis) denilen bir ilkeyi ortaya çıkardı. (bkz. Genetik değişmezlik) ) Bu ilke, bir canlı türünü değiştirmek için yapılan tüm eşleştirme (farklı varyasyon oluşturma) çabalarının sonuçsuz kaldığını, canlı türleri arasında aşılmaz duvarlar olduğunu ortaya koyuyordu. Yani farklı inek varyasyonlarını çiftleştiren hayvan yetiştiricilerinin sonunda inekleri Darwin'in iddia ettiği gibi başka bir türe dönüştürmeleri, kesinlikle mümkün değildi.

Darwin Retried: An Appeal to Reason (Darwin Yeniden Sorgulandı: Akla Başvuru) adlı kitabıyla Darwinizm'in geçersizliğini ortaya koyan Norman Macbeth bu konuda şunları yazar:
Sorun canlıların gerçekten de sınırsız bir biçimde varyasyon gösterip göstermedikleridir... Türler her zaman için sabittirler. Yetiştiricilerin yetiştirdikleri değişik bitki ve hayvan cinslerinin belirli bir noktadan ileri gitmediğini, hatta hep orijinal formlarına geri döndüğünü biliriz...269
Hayvan yetiştiriciliği konusunda dünyanın en önemli uzmanlarından biri sayılan Luther Burbank bu gerçeği, "bir canlıda oluşabilecek muhtemel gelişmenin bir sınırı vardır ve bu kanun, bütün yaşayan canlıları belirlenmiş bazı sınırlar içinde sabit tutar" diyerek ifade etmektedir.270
Biyolog Edward Deevey de, varyasyonun hep belirli genetik sınırlar içinde gerçekleştiğini şöyle açıklar:
Çaprazlama çiftleştirme yöntemiyle çok önemli sonuçlara varılmıştır... Ama sonuçta buğday hala buğdaydır ve, örneğin, üzüm değildir. Domuzlar üzerinde kanat oluşturmamız da, kuşların yumurtalarını silindir şeklinde üretmeleri kadar imkansızdır. Daha güncel bir örnek, son bir yüzyıl içinde dünyadaki erkek nüfusunda görülen boy ortalaması yükselişidir. Daha iyi beslenme ve bakım koşulları sayesinde erkekler son bir yüzyıl içinde rekor sayılabilecek bir boy ortalamasına ulaşmıştır, ama bu artış giderek durma noktasına gelmiştir. Çünkü varabileceğimiz genetik sınıra dayanmış durumdayız.271
Sonuç olarak, varyasyonlar bir türün genetik sınırları içinde bazı sınırlı değişikliklere yol açarlar. Yeryüzünde değişik ırkta insanların olması veya anne-baba ve çocuklar arasındaki farklılıklar varyasyonlarla açıklanabilir. Ancak hiçbir şekilde genetik bilgiye yeni bir parçanın eklenmesi söz konusu değildir. Örneğin bir kedi türünü ne kadar kendi içinde türeterek zenginleştirmeye çalışırsanız çalışın, kediler hep kedi olarak kalacak, bunlar asla köpeklere dönüşmeyeceklerdir. Veya bir deniz memelisinin sahip olduğu üstün sonar sisteminin rekombinasyonlarla ortaya çıkması mümkün değildir. (bkz. Rekombinasyon) Varyasyon, insan ırkları arasındaki farklılıkları açıklayabilir, ama maymunların insana dönüştüğü iddiasına hiçbir dayanak sağlamaz.

Virüsün kökeni

Bazı evrimciler, biyolojik canlılığın başlangıcının virüsler olduğunu öne sürerler:
Hayatın preselüler (hücre öncesi) aşamalarına baktığımız zaman burada da evrimi görüyoruz. Biyolojik canlıların ilk şekli, en ilk şekli, hücreler değil virüslerdir.272 Evrimciler bir yandan canlılığın kökenini açıklamak üzere virüsleri öne sürerken, bir yandan da virüslerin canlılığın temeli olamayacaklarını ifade ederler. Bazı evrimci kaynaklarda bu durumun imkansızlığından şöyle söz edilir:
Başlangıçta virüslerin çok küçük organizmalar oldukları kabul edilmişti. Daha sonra elektron mikroskobu ile yapılan ayrıntılı çalışmalarda bunların yapı olarak çok değişik oldukları ve yalnız hücre içerisinde parazit olarak yaşadıkları tespit edilmiştir.
Her ne kadar virion bir ya da pek az enzim çeşidi bulundurursa da bu enzim serisi virion oluşturmak için yeterli değildir.273 (virion, virüslerin enfeksiyon yeteneğine sahip halidir.)
Virus, yabancı bir organizmanın hücrelerinde asalak olarak ürer. Ev sahibi hücre dışında kendi metabolizmaları yoktur.Virüslerin metabolizma ve uyarılma yetenekleri olmadığından canlılığa özgü 'bağımsızlık' özelliğine sahip değillerdir, yani 'canlı' değillerdir.
Virüs asıldığı hücrenin dışında özgür bir tanecik iken virion adını alır. Virion canlı değildir. Canlılarda kilit süreçler vardır. Bunların sadece ikisi virüslerde vardır: Replikasyon ve mutasyon. Virüsler bunları, hücre dışında özgür durumda iken yani virion olarak değil asalak durumda iken yapabilirler. Virüslerin replikasyon ve mutasyonu gerçekleştirmek için kendileri gibi organizmamsılara değil tam organizmalara ihtiyaçları vardır.274
Açıklamalardan da anlaşılacağı gibi virüsler, canlılık öncesi bir aşama sayılamazlar. Çünkü virüsler replikasyon ve mutasyon gibi iki kilit süreci ancak asalak olarak yaşadıkları tam organizmalarda gerçekleştirebilirler. Tam organizma olmadan virüsler varlıklarını sürdürememektedirler. Bu sebeple tam organizmalar için bir ön aşama oluşturmaları söz konusu olamaz. Türkiye'nin evrim konusunda otorite sayılan bilim adamlarından Prof. Ali Demirsoy virüslerin kökeni ile ilgili öne sürülen iddiaların geçersizliğinden şöyle söz etmektedir:
Eldeki birikmiş bilgiler virüslerin kökeni ve bugüne kadar gelişimi konusunda bilgi vermekten çok uzaktır. Aynı zamanda birbirinden oldukça farklı üç fiziki evrende bulunabilmesi ve hiçbir evrenin bir virüsün tümü hakkında doyurucu tanımını vermemesi yorumu daha da güçleştirmektedir, özünde aşağıda belirteceğimiz yorumlar bilimsel temellerden ziyade kurguya dayanmaktadır.
Virüslerin kökeni bir zamanlar hücreli organizmalardı. Diğer hücrelerde parazit hale geçen bu canlılar zamanla tüm organellerini yitirmiştir.
Virüslerin kökeni bir zamanlar serbest yaşayan bir ilkin (pre) hücreli idi. Daha sonra hücreli organizmaların ortaya çıkmasıyla, bu ilkin formlar onların içerisinde parazit yaşamaya başladılar.
Virüsler ne ilkin hücreli canlılardan ne de hücreli canlılardan türemiştir. Diğer organizmaların kalıtsal materyalinden kopan parçalardan meydana gelmiştir.
İlk kuram, mikrobiyologlar tarafından uzun zaman tutulmasına karşın, bugün en az olasılıkla bakılmaktadır. Çünkü her iki grup arasında o denli büyük farklar vardır ki birinin diğerine köken olduğu varsayılamamaktadır. İkinci kuram biraz daha çekici görünmesine karşın, yine yukarıda anlatılan nedenlerden dolayı kabulü olanaksız görülmektedir. Her iki halde de organizmalar ve virüsler arasında herhangi bir geçit form bulunamamıştır. Sonuncu kuram daha akla yatkın gelmektedir.275
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, virüsler canlılığın başlangıcı değildir. Evrimci biyologlar dahi, virüslerin kökeni olarak canlı organizmaları göstermektedirler.

Kaynak

268. Loren Eiseley, The Immense Journey, Vintage Books, 1958, s. 186; Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Harvard Common Press, New York, 1971, s. 33.
269. Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Harvard Common Press, New York, 1971, s. 33.
270. Loren C. Eiseley, The Immense Journey, Vintage Books, 1958, s. 186; Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Harvard Common Press, New York, 1971, s. 36.
271. Edward S., Jr., The Reply: Letter from Birnam Wood, Yale Review, vol. 61, 1967, ss. 631-640.
272. Prof. Dr. Muammer Bilge, Hücre Bilimi, s. 59.
273. Prof. Dr. Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, Meteksan Yayınları, Ankara, 1984, ss. 65, 72.
274. M. Yılmaz Öner, Canlıların Diyalektiği ve Yeni Evrim Teorisi, ss. 84-89.
275. Prof. Dr. Ali Demirsoy, Kalıtım ve Evrim, Meteksan Yayınları, Ankara, 1995, s. 73.